Pekin’de Porno Filme Düşmek..
1 Aylık Çin macerası sonrası, vizemin son günü, geri dönmek üzere ülkeden çıktım.. Önce, Hong Kong’a uçup vizeyi yeniledim ardından Macao’ya geçip kumar oynadım.. Yollarda tanıştığım insanların öve öve bitiremediği Tayvan’ı da araya sıkıştırarak, yaklaşık bir ay sonra Pekin’den giriş yaparak Çin’e geri döndüm.. Çılgın bir geri dönüş oldu..
23:00’da Pekin havaalanına iniş yaptık.. Tabi bu saatte gümrükten geçersem, 1 saat içerisinde vizemden bir gün gidecek.. 30 günlük vizeyi boşa harcamamak için havaalanı içinde gümrüğe gitmeden vakit geçirmeye çalıştım.. Tuvalete gidiyorum, çantamdan eşyalarımı çıkartıp tekrar yerleştiriyorum falan..
15-20 dakika sonra etrafta kimse kalmadı.. Önce anons geldi.. Tabi Çince.. Birşey anlamak mümkün değil.. Sonra polisler etrafımı sardı..
“Ne yapıyorsun burada.. Hadi devam et.. Gümrüğe geç..“
Ağırdan alarak gümrüğe yürüdüm.. Dakikaları sayıyorum artık.. Benimle birlikte 3-5 polis daha yürüyor.. Neredeyse itekleyecekler “hadi yürü” diye.. Gişeye gelip, gümrük memuruna pasaportu uzattım ama elimden bırakmıyorum..
“Saat 00:00’dan sonra giriş yapabilir miyim lütfen? Şimdi mühür basarsanız, 20 dakika için, vizeden 1 günüm yanmış olacak”
O komünist, sert, suratsız, katı diye bilinen insan.. O küt saçlı, toparlak yüzlü, çizgi gözlü Çinli kadın.. Gülümsedi.. Diğerleri yanına üşüştü hemen.. Yaklaşık 10 gümrük kapısı var.. Ve tamamı boş.. Sadece ben varım.. Yanındakilere de anlatarak mevzuyu..
“Tabi” dedi.. Verdi pasaportu geri..
Geçtim karşılarındaki bekleme taburelerine oturdum.. Pekin/Çin’de.. 23:50.. Memurlar.. Polisler.. Boş bir salon, yüzlerce mavi koltuk.. Ve tek başına bekleyen ben.. Dakikaları sayıyorum..
00:03.. Geçtim memurun karşısına.. Uzattım pasaportu.. Önce gülümsedi.. Sonra saate baktı.. Ve yeni günün tarihi ile mührü bastı.. Yine gülümseyerek pasaportu geri verdi..
Hoş gelim ikinci defa Çin’e.. Ama birşey unuttular.. Bu dakika-gün-vize hesabı muhabbetine.. Pasaportumu neredeyse hiç incelemediler, vizeme bakmadılar, “neden geldim” diye de sormadılar.. Çin’e Vietnam sınırından ilk girdiğimde, pasaportum kriminal incelemeye alınmıştı.. Uzman ekipler pasaportun gerçek olup olmadığını irdelemişlerdi saatlerce.. Şimdi.. Gülücükler içinde girdim.. Çin’e..
Böyle başladı ikinci Çin macerası.. Gülücükler eşliğinde..
Havaalanında sabahı bekleyerek, ilk metro ile, Couchsurfing’ten ayarladığım eve gittim.. Ev sahibim tatlı bir kız.. Evin bir anahtarını da bana verdi ve “istediğin gibi takıl” dedi.. Güzel bir uyku sonrası Pekin gezmelerine çıktım.. Çarşılar, pazarlar.. Yasak şehir.. Meydanlar.. Anıtlar..
Ertesi gün.. Ev sahibim.. “Arkadaşların evinde bir etkinlik düzenleniyor, kendi tshirt’ünü götürüyorsun, istediğin dizaynda üzerine boya-baskı yapıyorlar.. Gelir misin?”.. “Tabi”..
“Ama etkinliğe katılanlar genel olarak cinsel tercihi çeşitlilik gösteren insanlar.. Senin için sıkıntı olur mu?” “Olmaz”..
Gittik.. Pekin’in tarihi ama yeni düzenlemeler ile aykırı, sosyal, alternatif bir mahallesi.. 2 katlı, villa tarzı ama tıkış tıkış, müstakil bahçeli evler.. Dar sokaklar.. Yüksek duvarlar.. Kafeler.. Barlar.. Eve buyur edildik..
8-10 kişi var.. Herkes kendi halinde.. Bir yandan yemek pişiriyor.. Bir yandan tshirt boyuyorlar.. Bir yandan muhabbetler.. Gey olan var.. Lezbiyen olan var.. Tercihlerini belli etmeyenler var.. Karışık.. Ama hoş, güzel insanlar..
2.Kata, terasa çıktık.. Biralar içiyoruz.. Manzara mükemmel.. Diğer evlerin bahçeleri.. 2. katları.. Çatıları.. Yeşillikler arasındayız.. Pekin için çok nadir rastlanan temiz, masmavi bir hava..
Ben.. Benim ev sahibi.. Seçimlerinde kararsız bir kız arkadaş daha.. Hafif kırık, tırnakları ojeli bir oğlan.. Yönetmenlik yapıyormuş..
Bir lezbiyen çift.. İkisi de çok tatlı, bakımlı kızlar..
Bir diğer lezbiyen çift.. İkisi de çok erkeksi.. Birisi futbolcu.. Şortlu.. Ayaklar yara bere içinde.. Diğeri benden daha bıyıklı..
Ve ortalıkta dolanan iki abi daha.. Onlar ortama yabancı.. Hiç konuşmuyorlar.. Ama her yerden fotoğraf çekiyorlar.. Açı, ışık yakalıyorlar.. Kameralar ile birşeyler yapıyorlar.. Çözemedim..
Terasta, armutlara uzanmış, güneş altında, yarı çıplak, biraları yudumluyoruz.. Hararetli bir muhabbet..
Futbolcu bacım, toplumun kadınlara çizdiği kriterlerden şikayetçi.. “Bakımlı olmak zorunda değilim, ayaklarımdaki kılları almak zorunda da değilim, ben, yaralarım berelerim ile mutluyum” derken.. Şeker kızlar tam tersi görüşte.. Güzelliklerini toplum için değil, birbirleri için geliştirmeye çalıştıklarını savunuyorlar.. Ojeli yönetmen, “güzellik, kadınlık, erkeklik nedir ki? İki insan birbirini istedikten sonra”..
Arada.. “Tabi sen de haklısın” diyerek.. İlginç muhabbeti dinliyorum.. Ve konu dönüp dolaşıp, çok daha ilginç bir yere geliyor..
Şeker kızlardan biri.. Futbolcu bacıma soruyor..
“Peki kamera karşısında olmaktan hiç çekinmiyor musunuz?”
“Kamera karşısında veya yatak odasında.. Nerede seviştiğimizin bir önemi yok.. Her zaman aynı tutku ile sevişiyoruz”.. Bir öpücük veriyor bıyıklı bacıma.. “Sadece, bazı yerlerimin görünmesi pek hoşuma gitmiyor”..
Bu konuşmaları da hafif gülümseyerek dinlerken.. Aniden şimşekler çaktı.. “Noluyoooor len burada” diyerek içimden haykırdım.. Yarım biramın tamamını içerek.. Ev sahibime dönüp öyle bir bakış attım ki..
Doğrudan “Evet, film çekecekler burada” dedi.. Ben, o şok ile.. Bir kaç bira daha içtim.. Muhabbetleri dinlemeye çalıştım ama bundan sonrası sanki sessiz sinema gibiydi.. Onlar konuşuyor.. Ben ortama bakıyorum sadece..
Çin’in başkenti Pekin’de.. 2 katlı evlerden oluşan, merkezi bir mahallede.. Açık bir terasta.. Porno film çekecekler..
15-20 dakika sonra.. Ojeli yönetmen.. “Güneş batmaya yakın.. Akşam ışığı çok güzel vuruyor.. Hadi başlayalım” dedi..
Futbolcu ve bıyıklı bacım yukarda kaldı.. Kameramanlar ve yönetmen ile.. Bizi aşağıya uğurladılar.. Ve ekşın..
Kendi kendime sorular soruyorum, cevapsız.. “Ahmet olm Çin’desin” diyorum.. Bir anlam ifade etmiyor.. Enteresan bir ruh halindeyim..
Boyalı tshirtleri alıp, çıktık evden.. Ben.. Ev sahibim.. Diğer kararsız kız.. Bir bara gidip, ikişer bira daha içtik.. Kararsız kız, kararsızlıklarını anlatmaya çalıştı.. Ev sahibim, bugün olanların şokunda olduğumun farkında.. Muhabbeti sıradan konulara çevirmeye çalışıyor ama benim aklım zaten yerinde değil..
Gece eve dönüş.. Ve düşünceli bir uyku..
“Bunları yaşamak da varmış Ahmet” diyorum kendi kendime.. Olayı basitleştirmeye çalışıyorum.. Evet olabilir.. Hepimiz insanız.. Geniş düşünmek lazım.. Porno da bir sanat dalı..
“Ulan Çin’deyim” diyorum.. Sonra anlamsız bir gülme tutuyor..
Aslında seyahati seyahat yapan bu yaşananlar… Çantada bunlar ile dönülüyor bence. Merakla takip ediyorum dostum sevgiler
Selam Ahmet Abii,
Abi öncelikle böyle bir platform oluşturup tecrübelerini paylaştığın için çok minnettarım.Ben 19 yaşındayım kendimi bildiğimden beri kafamı kurcalıyan tek şey yollara düşmekti.Ve 18 yaşıma ilk girdiğim günden beri her fırsatta yollara düştüm ve şimdiye kadar sadece farklı zaman larda 4 ülke gezebildim ama hayalimdeki büyük planı gerçekleştiremedim gerek aile gerek eğitim lakin 2018 sonunda her konuda hazırım.Bunları neden yazdım bilmiyorum ama içimden yazmak geldi ve yazdım.Abi seni 2016 mayıs ayında sosyal medya kullandığım zamanlarda instagram aracılığı ile gördüm tanıdım ve hayran kaldım,not defterime tecrübelerini not ettim.Tecrübelerin için çok ama çok teşekkür ederim.Umarım böyle değişik tuhaf eğlenceli anılar daha çok yaşarsın abi bide dikkat et karambole gitme 🙂 Yolun Her daim açık olsun…
Sağol kardeşim.. Sana da bol maceralı gezmeler 😀