Bali’den Gönül Notları..
Endonezya.. Asya..
Üç yol arkadaşıyız Bali’de.. Japon kardeşim Shuto, Çinli arkadaşım Maya.. İki mobilet kiraladık ve adayı kolaçan etmek amacıyla çıktık yollara.. Parklar, bahçeler, tapınaklar derken, uzak bir köydeki göle gitmek istedik ve sürdük adanın ortasındaki dağlara.. Bulutlu dağları aşıp arka taraftaki vadiye ulaşmamız gerekiyordu.. Bir saat geçmedi, yağmur başladı.. Önce kenara çektik, bir ağacın altında durakladık.. Yağmur yavaş yavaş şiddetini arttırdı. Baktık olacak gibi değil, yol kenarındaki patikadan aşağıya inerek, bağ-bahçenin ortasında, bir barakanın sundurmasına sığındık..
Bir amca çıktı barakadan.. Yağmurdan kaçtığımızı anladı, gülümsedi. Yanaştı yanımıza, el-kol mimiklerle anlaşmaya çalıştık.. Tek başına yaşıyor.. İki üç ineği ve havuç bahçesi var.. Muhabbet etmeye çalıştık.. Utangaç biraz.. İngilizce bilemediği için çekiniyor belki de.. Kendi dilinde bile tutuk kaldı bu çekingenlikle.. Japon kardeşime, bildiği iki üç kelime Japoncayı konuşunca, gülüştük bol bol..
Yağmuru izledik.. Papaya meyvesi yedik.. Bahçeyi, havuçları gösterdi.. İzniyle fotoğrafını çektik..
Üzerindeki kiri-toprağı saklamaya çalıştı, gülemedi eksik dişlerini göstermemek için.. Ama çok beğendi fotoğrafları..
Hani turistik yerlerde para isterler ya genelde fotoğraflar için, amca para değil fotoğrafları istemeye çalıştı, utana sıkıla..
Ne yaparız, nasıl yaparız diye düşünürken..
“Kasabaya gittiğimizde fotoğrafçı bulursak, bastırıp getiririz” demeye çalıştık.. Anladı amcam.. Ve gözleri dolduran o anlar yaşandı..
Yol kenarındaki bu derme çatma barakada, 2-3 hayvanı ile yaşamaya çalışan amca, cebinde olan tüm parayı çıkartıp uzattı, fotoğraflar için..
Birbirimize baktık buğulu gözleri ile.. Konuşamadık..
Yağmur yavaşladı.. Mobiletlere atlayıp, dağları aşıp, kasabaya gittik..
Aslında tapınak, göl falan gezecektik ama tüm plan amcanın gözlerindeki anlam, vicdanındaki temizlik yüzünden değişti..
Fotoğrafları bastıracak yer aradık.. Birincisi kapalı, ikincisi işimizi göremedi.. Derken üçüncü fotoğrafçıda çıktıları aldık ve bir saat içinde tekrar dağları aşıp, fotoğraflar ile birlikte barakaya geri döndük..
Çaldık kapıyı ama amcam yok. Yağmur dinmiş, büyük ihtimal bağ-bahçe çalışmaya çıkmış..
Son bir kez derin derin baktık ve arkasına memleketten notlar yazarak, iliştirdik fotoğrafları kapıya..
Mobiletlere atlayıp yollara koyulduk tekrar..
Gözler yolda ama gönlümüz amcada kaldı..
Kapıya asılmış fotoğraflar ve arkasına iliştirilmiş notlar ile birlikte..
Gönlünüzü hoş tutun..
Yorum yapın