© COPYRIGHT 2015

by Ahmet TURKOGLU

KAMERA

O kadar ülke, şehir, macera, anı.. Tabiki bunları ölümsüzleştirmek gerekiyor..

Herhalde bir gezginin en önemli eşyası, pasaport, banka kartları gibi hayati evraklardan sonra fotoğraf makinasıdır. Anıları, gerektiğinde belgelemek, gerektiğinde tazelemek için fotoğrafların, videoların önemi tartışılmaz.

Askerlik anılarımızı anlatır dururuz. Askerlik süresince yaşadıklarımızın hiçbir yazılı belgesi, haberi, fotoğrafı veya videosu yoktur ve dinleyenler için de anlatanlar için de sıkıcı bir durum olmaya başlar. Hatıralar yavaş yavaş silinmeye, anlattıklarımız da değişmeye başlar. Yaşadıklarımızı değil hayallerimizde kalanları anlatmaya başlarız. Uzun bir süre sonra ise askerlik bizim için “Ankara’da Kısa Dönem yaptım, geceleri çok soğuktu” kadar özetlenebilecek bir şey halini alır.

Askerlik anılarınızı ne kadar hatırlamak istersiniz bilmem ama, iyi-kötü anıları taze tutmanın en güzel yoludur fotoğraflar.

 

Günümüzde akıllı telefonlar sayesinde herkes biraz fotoğrafçı oldu aslında. Facebook, Instagram, Flickr… Anıları paylaşmaktan çıktı, yediğini, içtiğini, aşklarını, her şeyini paylaşır oldu insanlar. Mezar taşı ile resim çekinip paylaşan gördü bu ülke. Gündelik hayatta akıllı telefon büyük pratiklik ama dünya turu için pek kullanışlı bir araç değil. Şarjları en fazla 1 gün gidiyor meretlerin. Hele ki resim-video çekmeye çalışırsanız 3-5 saat sonra batarya alarm vermeye başlıyor. Dolayısı ile bu iş akıllı telefonla olmaz, bir fotoğraf makinesi edinmek şart.

Peki bir gezgin için en uygun fotoğraf makinesi hangisidir veya nasıl özelliklere sahip olmalıdır?

 

Öncelikle bir fotoğraf makinesinde aradığım özellikleri sıraladım;

  • Kompakt olmalı. Benim için en önemli özellik makinenin kompakt olması. Zaten profesyonel fotoğrafçı değilim. Dünya turuna çıkma amacım, mükemmel resimler çekip Pulitzer ödülü almak değil. O büyük SLR makinaları taşımanın bir anlamı yok. Kompakt bir makina alayım, ölümsüzleştirmek istediğim anın fotoğrafını çekiyim, makinayı cebime atayım, yoluma devam edeyim. Oh mis.
  • GPS olmalı. Bu özellik sizin için ne kadar önemli bilmiyorum ama ben çok önemsedim. Muhtemelen on binlerce fotoğraf çekeceğim ve çektiğim fotoğraflara bakarken, “burası neresiydi?” demek istemiyorum. GPS özelliği ile fotoğrafın, dolayısı ile gezginin dünya üzerindeki konumu kayıt altına alınmış oluyor. Hangi tarih-saatte nerede olduğun fotoğraflı bir şekilde belgelenmiş oluyor. Bence güzel bir özellik. Mesela 3-5 yıl sonra Sao Paulo resimlerine ulaşmak çok basit olacak.
  • USB bağlantısı ve WIFI olmalı. Gelelim şarj ve data aktarımı konusuna. Bu kompakt aletlerin çoğunda çıkartılabilir bir batarya oluyor. Bataryayı makineden çıkartıp, bir şarj etme aparatına takıyorsunuz, onu da prize bağlayarak bataryayı dolduruyorsunuz. Sonra dolu bataryayı aparattan çıkartıp fotoğraf makinesine geri takıyorsunuz. Ne kadar uzun bir iş değil mi? Üstelik o bataryayı şarj etme aparatı da neredeyse fotoğraf makinası büyüklüğünde. Data aktarımı için de SD kartı fotoğraf makinasından çıkartıp, bir SD kart soketine takıp USB ile bilgisayara bağlıyorsunuz. Bir gezgin için bu kalabalık gereksinimler yollarda çile haline dönüşebilir. “Atomu parçalamıyoruz ya arkadaş, doğrudan USB üzerinden şarj olanı yok mu bunun?” diye araştırdım ve buldum. Şöyle ki; makine’de tak-çıkar batarya ve SD kart yine var, 1 adette hem prize hem PC’ye uygun USB kablo var, başka ıvır zıvır yok. Makineden hiçbir şey çıkarmadan, tak kabloyu PC’ye ister şarj et ister data aktar. Tak fişi bitir işi. Akıllı telefon kadar akıllı bir şey yani. Ha bide buna ek olarak, adamlar WIFI koymuş, WIFI’den akıllı telefona bağlanıp data aktarımı yapılabiliyor. Ya da en heyecanlısı, WIFI üzerinden akıllı telefon ile fotoğraf makinesini uzaktan kontrol edebiliyorsunuz. Koy makineyi kenara biyere, bağlan telefondan, canlı görüntü telefonunda, resim çek, video çek, zum yap, ayar yap, ne yaparsan yap uzaktan uzaktan. Eğlenceli.
  • Zoom özelliği iyi olmalı. “Ne yapıcam o kadar zoomu, gezginim ben, gider yakından çekerim” demeyin, 20-30 metre genişliğindeki bir nehirin ortasında sandal ile gezdiğinizi düşünün, 3-4x zoomlu hiçbir kamera, kıyıdaki bengal kaplanını görüntülemeye yetmez. Yeter de, anlatamazsınız insanlara, “kedi lan o” derler, sizde yarın öbürgün tereddüte düşersizin, “harbiden kedimiydi ya” diye. Ben diyim 20x siz diyin 30x optik zoom gerekli. Okyanusu aşıp Brezilya’e kadar gitmişken, 20m ilerinizdeki güzelliklerden olmayın. Biri “Rio Plajları” mı dedi, yok yaw şu tepedeki İSA heykeli var ya onu çekicem 🙂

 

Arkadaşlar bu özellikler benim keyfi olarak aradığım özellikler değil. Mesela “siyah alma güneşte çok ısınır, gri al ışığı yansıtsın“, “beyaz alma iz olur” yada “kırmızı sana çok yakışıyor” gibi çığır açan tavsiyelerde bulunmuyorum. Yukarıda yazdığım özellikler zaten gezginlerin sık aradığı özellikler. Öyle ki, mühendisler bunu görmüş ve bu özellikleri belirli fotoğraf makinelerinde toplamaya başlamışlar. Böylece “travel compact camera” diye yeni bir sınıf oluşmuş. Yani gezginlerin ihtiyaçlarına cevap veren kompakt kamera sınıfı. Diğer kompakt kameralar, akıllı telefonların egemonyasında gün geçtikçe kaybolup giderken, bu yeni oluşan sınıfa fotoğraf makinesi üreticileri yatırım yapmaya devam ediyor. Ellerine sağlık çok güzel yapıyorlar.

Canon, Nikon, Sony, Panasonic.. Bu arkadaşlar bu işe gönül vermiş. Dikkat ederseniz hepsi Japon ve fotoğrafçılık sektörünün muhteşem dörtlüsü. Gezgin sınıfındaki kameraları incelediğimde 2015 yazı itibari ile aşağıdaki modelleri öne çıktı;

Canon SX700 HS – Nikon S9700 – Sony HX60V – Panasonic TZ60

Fotoğraf kalitesi olarak aralarında büyük farklar yok. Özelliklerinden dolayı fiyatları 800-1800TL arasında değişiyor aynen yukarıdaki sıralama ile.

“Kiminin parası kiminin duası diyerek” Panasonic TZ60 aldım. Hem de 400TL gibi güzel bir indirimle Sony fiyatına. Saydığım özelliklerin hepsini birden içeren tek makine. Üstüne ek olarak diğerlerinde olmayan vizör var, RAW dosya da kaydedebiliyor, lens çevresinde SLR makinelerdeki gibi kontrol halkası var, zoom’a ek olarak, atadığınız çeşitli özellikleri de kontrol edebiliyor.

Tercih sizin. Bütçeye göre yukarıdakilerden birini seçebilirsiniz. Ya da şu anda yenileri çıkmış olabilir onlar göz atabilirsiniz. Mesela ben bu yazıyı yazarken TZ60’ın yenisi çıkmış, adını da TZ70 koymuşlar. Bazı özellikleri geliştirmişler ama GPS’i kaldırmışlar. Neyleyim ben GPS’i olmayan TZyi. Zaten yeni olduğu için pahalı.

HX90V modeli ile Sony’de yenilenmiş. O da vizör eklemiş. Hey yavrum Panasonic bir sene önce yaptı o işi. Ama daha gelmemiş Türkiye’ye. Gelse de pahalı olur.

Tükenmeden TZ60 alın derim ben. Türkiye piyasasında Panasonic fazla yok. Malüm zenginlerin Sony, orta direklerin Canon sevdası yüzünden pek yayılamamış Türkiye’de.

Bu arada Panasonic TZ60, EISA (European Imaging and Sound Association) tarafından “Travel Compact Camera” sınıfında “Best Product 2014-2015” ödüllü.

Kolay Gelsin…

 

Benzer Yazılar;



Yorumlar (5)

  1. Güray Aktürk

    Gps özelliği benim kompakt canonda da var ama şarjı çok hızlı tüketiyor ve benim makine seninki gibi fişle şarj olmuyor, bataryayı çıkar şarj et geri tak şeklinde. Ben de aldığım gunden beri gpsi pek kullanamadım bu sebeple. Sen de nasıl gpsin bataryaya etkisi merak ettim doğrusu.

    Cevapla
    • Ahmet Turkoglu

      Tam test edemedim ama fazla şarj yiyor GPS haklısın.. Ben de kapalı tutuyorum şimdilik.. 30x Zoom özelliğini çok sık kullanıyorum o yüzden o da şarj yiyor.. GPS vs. Zoom arasında şimdilik Zoom’u seçiyorum..

      Cevapla
  2. lezzettramvayı

    çok açıklayıcı yazmışsınız bende geçen sene foto kursuna gitmiştim sony compakt makinem var tabi eskidi diyebilirim yeni alacaktım nikon7200 diye düşünüyordum mekan yemek fotoarı için Panasonic marka biraz farklı bir menüsü var ve karışık diye düşünüyorum servisi nasıl acaba

    Cevapla
    • Ahmet Turkoglu

      Benim servislik bi durumum yok.. bozulana kadar devam.. Yemek fotoları için biraz ilginç olur.. 30x zoom var 🙂

      Cevapla

Nedim GÖKÇE için bir cevap yazın Cevabı iptal et